
Ben de dâhil birçok insan, ne dersen de söylenen bir şeye inanmak şöyle dursun, söylenen şeyi dikkate bile almaz.
Bir kulağından girer diğer kulağından çıkar.
Umursamaz…
Bizim gibi ülkelerin en büyük sorunu da budur.
Söylenen şeyin, doğruluğunu kabul etmemiz için illa göreceğiz, yaşayacağız, şahit olacağız…
Yoksa yok!
Her şeyi görmek, yaşamak, bizzat şahit olmak zorunda mıyız?
İlla söylenen şeyler bir bir gerçekleşip kapımıza dayanmalı sonucu bizlere zarar vermeli, zararını çekmeli mi?
Bazı şeyleri de okuyarak, araştırarak, sorgulayarak, bilimsel verilere bakarak öğreniriz.
Küresel ısınma ile ilgili bilim insanları hep uyardılar, program yaptılar, kitaplar yazdılar, anlatılar.
Adeta yalvardılar.
Yapmayın, etmeyin, felaket geliyor, dediler.
Daha ne yapsınlar…
Her zaman olduğu gibi bilim insanlarının dedikleri hiç ciddiye alınmadı, bir kulaktan girdi bir kulaktan çıktı.
Ne küresel ısınmasıymış ne kuraklığıymış ne yangınıymış…
Öyle şey olur muymuş?
Uyduruyorlarmış…
ABD’nin, İsrail’in oyunuymuş.
İyi de resmen kavruluyoruz.
Sıcaklık bilmem kaç derece olmuş dışarıya çıkmayı bırakın, evde oturmak bile mümkün değil.
İnsan resmen boğuluyor.
Gece bile sıcağı kesmiyor.
Kaynar bir su kazanı resmen kafamızdan aşağıya dökülüyor.
Çaresizce sıcakların geçmesini bekliyoruz.
İnsanlar çoğunlukla kışın hastalanırlar; hastane, doktor ararlar.
Bu sıcaklar insanı hasta ediyor, yatak döşek yatırıyor; hastane, doktor aratıyor.
Serinlemek için klimayı sonuna kadar açıyor uykudayken pencereleri, kapıları aralıyoruz.
Keza içtiğimiz buz gibi sular bizi hasta ediyor.
İnsanın sıcaklardan bunalmasını, hasta olmasını geçtik.
Cayır cayır yanan ormanlara ne demelidir?
Ülkedeki ormanların dörtte biri kül oldu.
Ormanın içinde yaşayan hayvanları hiç sormayın.
Onların canları insanlara emanetti, korunamadı.
Her biri cehennem ateşinde kavruldular.
İnsanlar nasıl doğup büyüyüp ölüyorsa dünyada öyle.
Hiçbir şey aynı kalmaz!
Bunu anlamak çok mu zor?
Bir dünya kurulmuş, bu dünya ne eksilir ne fazlalaşır, üstünde yaşar gideriz.
Böyle bir şey yok, inanın.
Daha dün Rusya’da 8,8 şiddetinde deprem oldu.
Ölen sayısı sıfır…
Neden?
Rusya’da deprem gerçeği var.
Tarih boyunca deneyimlenmiş.
Ülke gereken önlemi almış sağlam binalar yapmış.
Bu kadar…
Savaşlar da öyle değil mi?
Bugün Suriye, Irak, İran gerçeği bize güçlü bir Türkiye’nin olmazsa olmaz olduğunu göstermiyor mu?
Komşumuzun kapısını çalan yarın bizim kapımızı çalmayacak mı?
Açık ve net!
Dünya denen gezegende yaşamın gerçekleri aleni ortada…
Bir gizem aramak boşuna…
Bugünün dünyasında teknoloji gelişmiş, yangınların önüne geçilmiş.
Keza depremler içinde aynı şey söylenebilir.
Ülkemizde de yangınların önüne geçilebilirdi.
Yeter ki önlem alınıp gereği yapılsın.
Kuraklık kapıda değil bi fiil yaşanmakta…
Yangınlarda küresel ısınmanın payı çok büyük…
En büyük sorun cehalet…
Bir an önce bilgili, bilinçli bir toplum olmanın yollarını aramalıyız.
Kendi tarlasına faydası olacak inancıyla anız yakan zihniyet, ülkeyi felakete götürüyor.
Önlemler alınmazsa daha büyük felaketler çok uzak değil.
Ne olur biraz bilgi, bilinç ve duyarlılık!