
Bursam, yeşil rengin efsane bir kataloğu gibidir. Çeşit çeşit, farklı tonlarda eşsiz hazinenin belgesidir. Her karış toprağında erenlerin, evliyaların, Geyikli Babanın dolaştığı, duaları ile mühürlediği zümrüt memleketim…
Rüyamda görsem kâbus diye uyanır, bir daha hayalime gelmesin diyerek uykuyu kendime haram ederdim. Şehrimin gururu, yeşilim yanıyor. Mis gibi havası, masmavi gökyüzü, kasvetli bir kahverengi ile çevrelenmiş.
Dedelerimin bir yolcu yesin diye diktiği meyve ağaçları, susayan canlara bir damla hayat olsun diye yaptığı çeşmeler, yeşil yeşil ağlıyor. Devasa ağaçlar, her türlü mahlukata yuva olan ormanlarımız yanıyor. Gelecek neslimden özür diliyorum. Bizim kadar şanslı olamayacaklar. Hazinenin içinde yaşayıp bunun kıymetini bilmeyenlerden olduk dersem, herkesi aynı kefeye koyarım. Büyük haksızlık olur. Öyle Bursa sevdalıları vardır ki onları kâğıt kalem yazmaya yetmez, tükenir. Bu yeşil memleketi kendi gözlerinden sakınırlar. Maddi manevi her türlü imkanlarıyla hizmet ederler. Çünkü çok severler; doğdukları, yaşadıkları ve huzur içinde ölmek istedikleri şehirlerini, evlerini.
Devletimiz ve halkımız birlik beraberlik içinde bu yangını söndürecek. Bu da bir şekilde geçecek. Ne zaman bir afet olsa Bursa’nın evliyalarının yardıma koştuğu efsanesine gönülden inanıyorum. Seni sevenler için, başına taç yapanlar için bak yeşil yeşil, kal yeşil yeşil… Zümrüt Bursam affet bizi…